Cumartesi, Temmuz 27

Topkapı Sarayı’nın avlusuna ucube!

Ülkemizde tarihi mekanlara verilen önem her zaman tartışma konusudur… “Restorasyon müdahaleleri mevcut olanı korumaya mı yöneliktir, yoksa aslını yok etmeye mi yöneliktir?” sorular her zaman günün gündemi olmuştur. Uzman olmaya gerek kalmadan, görerek yapılır; Restorasyondan ziyade yenileme şeklinde geldiğinde geri dönüşü mümkün değildir ve ülkemizin mirasına ciddi bir darbeyi temsil etmektedir. Bu alanda uzman akademisyenlerin seslerini daha fazla yükseltmeleri ve gerekirse sorumluluk almaları gerekiyor. Hele ki söz konusu tarihi yapı Topkapı Sarayı ise…

Dünyanın en ünlü saraylarından biri hiç şüphesiz Topkapı Sarayı’dır. Her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlayan sarayın turizme nasıl daha uygun hale getirilebileceği konusunda şüphesiz çalışmalar sürüyor.

Sarayın Bab-ı Hümayun Kapısı’ndan ilk avluya girildiğinde cam ve çelikten yapılmış bir güvenlik binasının inşa edildiğini görüyoruz. Bazı kaynaklardan alınan bilgilere göre bu binanın inşaatı sırasında zeminin en az iki metre kazıldığı da altı çiziliyor.

Bu yapının buraya yapılmasına dair meclis kararının olup olmadığı, varsa tarihi avluda böyle bir yapıya nasıl izin verdikleri de ayrı bir tartışma konusu.

Ayrıca alınan diğer bilgilere göre sarayın bahçe ve avlularında çok sayıda ağacın kesildiği iddia ediliyor.

“DÜNYA KÜLTÜR MİRASI OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİ”

Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi tarafından gazetemize yapılan açıklamada şu ifadelere yer veriliyor: “Surlariçi İstanbul, şehrin ve dünya tarihi açısından ayrı bir öneme sahip bir bölgedir. Dünya kültür mirası kapsamında değerlendirilmesi gerekir. “Suriçi’nin tarihi dokusunu etkileme potansiyeli taşıyan tüm faaliyetler kanun ve meclis kararlarına tabi olmalıdır.”

“GEÇMİŞ GİRİŞTİR”

  • Gürol Sözen (Türk sanat tarihçisi, ressam, yazar, heykeltıraş):

Tarihi dokusu ve kültürel kimliğiyle dünya coğrafyasına hakim olan şehirlerin ilk ilkesi; bu onun bağışıklığı. Şüphesiz bir gerçek: Shakespeare 700 yıl önce “Geçmiş önsözdür” demişti. Özellikle Topkapı Sarayı söz konusu olduğunda. Toplumun amiral gemisi olan Topkapı Sarayı, mimari yapısı, avluları, silüetleri, bulutları, güvercinleri ve ağaçlarıyla bir bütündür. Tıpkı Nakkaş Osman’ın bir minyatürüne, zihniyetiyle, resimleriyle, veya 16. yüzyılın büyük üstadı Karahisari’nin Kufi ve Nesih harflerle yazdığı bismillahın bir köşesine nokta konamayacağı gibi, bence Çağımızda modernlik adına Topkapı Sarayı’nın avlusuna son veremeyiz. Buna tarihi ve kültürel kirlilik denir ve örneğin önlenemez. Gelecek nesillere, hangi amaçla olursa olsun bilgi ve görsel kirlilik… Tuna Nehri’ne tepelerden bakan muhteşem eski şehir Budapeşte’nin duvarında şu yazı var: “Her geçmiş benim de geçmişimdir”.

‘TARİHSEL KİMLİKLE UYUMLU OLMALI!’

  • Nezih Başgelen (Arkeolog – Kültür ve Tabiat Varlıklarını İzleme Platformu Başkanı):

9 Ekim 1924’ten bu yana müze olarak ziyarete açık olan Topkapı Sarayı’nın girişinde ziyaretçilerin güvenliğinin ve kontrolünün sağlanması her zaman birincil önemde olmuştur. Her geçen yıl daha fazla turistin ilgisini çeken Topkapı Sarayı’nda ziyaretçilerin kontrol sistemlerinden geçişini sağlayan X-ray cihazlarının ve güvenlik personelinin uygun yerlere doğru şekilde yerleştirilmesi tarihi kimliğin korunması açısından yadsınamaz bir öneme sahiptir. Topkapı Sarayı. Bab-ı Hümayun’dan ulaşılan sarayın birinci avlusunda (Alay Meydanı) yeni inşa edilen güvenlik kontrol birimlerinin metalik görünümünün geniş bir izleyici kitlesinin tepkisiyle karşılandığı kaydedildi. 1985 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Topkapı Sarayı’nın güvenliği için gerekli olan bu birimlerin, içinde bulunduğumuz Topkapı Sarayı’nın ruhuna ve kültürel dokusuna daha uygun şekilde düzenlenmesi daha doğru olacaktır. yakından korumalıdır. Çıkarılabilir bu düzenlemeler alışveriş merkezleri, Galataport vb. yerlerde kullanılabilir. Bu gibi mekanların Saray’a yakışır şekilde tasarlanmasını umuyoruz.

TOPKAPI SARAYI 2019 YILINDA CUMHURBAŞKANLIĞINA BAĞLANMIŞTIR

Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu’nun 18 Ocak 1925 tarihli kararıyla Dolmabahçe ve Beylerbeyi Sarayları, milli saraylar adı altında korunmak üzere kurulacak Milli Saraylar Müdürlüğü’nün yönetimine bırakıldı. Aynı yıl Yıldız-Şale, Aynalıkavak ve Küçüksu Kasırları, 1930’da Yalova Atatürk Sarayları, 1966’da Ihlamur Kasırları ve 1981’de Maslak Kasırları bu yöne devredilmiştir. 1988 yılında Florya Atatürk Deniz Köşkü, 1991 yılında Filizli Köşkü, 1994 yılında Yıldız ve Hereke İpek Dokuma Halı Porselen Fabrikaları 1994 yılında Milli Saraylar Daire Başkanlığı’na bağlanmıştır. TBMM Genel Sekreterliğinin Teşkilatına Dair 2919 sayılı Kanun. 10 Temmuz 2018 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Cumhurbaşkanlığına bağlanmıştır. 1 numaraya çıkarıldı ve adı “Milli Saray İdaresi” olarak değiştirildi. Topkapı Sarayı, 6 Eylül 2019 tarih ve 30880 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 44 sayılı kararname ile Milli Saraylar İşletme Müdürlüğü’ne bağlandı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

deneme bonusu
Antalya Haber Sunucu
meritking