Ankara’nın 20 ay sonra İsveç’in NATO üyeliğine onay vermesi Batılı ülkeleri rahatlatsa da İsveç’te yaşayan Kürtler ‘baskı’ altında olduklarını söylüyor
Uzun bir aradan sonra Türkiye’nin geçtiğimiz ay İsveç’in NATO üyeliğini onaylamasının ardından Stockholm, Washington’da rahat bir nefes aldı.
İsveç’in NATO’ya katılmasının önündeki tek engel Macaristan Başbakanı Viktor Orban’dır.
İsveç’te yaşayan Kürt toplumu, Stockholm’ün “diplomatik başarısının” kendilerine zarar verdiğini ve İsveç’te artan baskıyı hissettiklerini söylüyor.
Türkiye’den İsveç’e göç eden 58 yaşındaki Kürt yazar Kurdo Baksi, The Guardian gazetesine şunları söyledi: “İsveç’te hiç bu kadar zor bir dönem yaşamamıştım.” Diyor.
İsveç’te Türkiye, Suriye, Irak ve İran’dan 50 ila 100 bin civarında Kürt yaşıyor.
Baksi, İsveç’in NATO’ya katılmasından neredeyse bir yıl sonra, İsveç hükümetinin Erdoğan’ın taleplerini karşılama çabalarının bu gruba “sert bir darbe” indirdiğine inandığını söylüyor.
Ankara, İsveç’i “PKK ve FETÖ mensuplarını kucaklamakla” suçluyor ve bu konuda daha sert bir tutum sergilemesini istiyor.
Geçen yıl İsveç Parlamentosu terörle mücadele yasalarını sıkılaştıran bir anayasa değişikliğini kabul etti. Analistlere göre bu değişiklikle PKK/YPG’lilere yönelik cezai işlemler kolaylaşacak.
İsveç, geçen yıl ilk kez PKK adına bir kişiyi “gasp girişimi, silahlı saldırı ve terörü finanse etmeye teşebbüs” suçlamasıyla yargılamaya başlamıştı.
The Guardian gazetesinin haberine göre İsveç, Türkiye’nin baskısıyla bu ülkede yaşayan Kürtlere yönelik gözetimi artırdı.
İsveç’te de sığınmacılara güvenlik polisi “Sapo” tarafından daha sıkı soruşturmalar yapılıyor ve bazı Kürt derneklerinin banka hesaplarının kapatıldığı iddia ediliyor. İsveç’teki Kürt Kızılayı, Aralık ayında banka hesabının kapatılmasının ardından faaliyetlerine son verdiğini açıklamıştı.
Türkiye’nin İsveç’in NATO adaylığını onaylamasından günler sonra, kamu yayıncısı Sveriges Radyosu’nun 1 Nisan’da Rusça ve Tigrinya servisinin yanı sıra Kürtçe yayın servisini de kapatacağı açıklandı.
İhraççı bunun maliyetleri düşürmek için gerekli olduğunu açıklasa da zamanlama önemli olarak yorumlanıyor.
İranlı Kürt kökenli eski İsveçli milletvekili Amineh Kakabaveh de Stockholm’ün NATO stratejisine karşı aynı derecede sert davranıyor.
Mevcut ortamda pek çok İsveçli Kürt’ün konuşmaktan korktuğunu belirten Kakabaveh, şöyle konuştu: “İsveç’te her zaman göçmen veya mülteci olan insanların değerlerinden, insan haklarından ve güvenliğinden bahsediyoruz ama şu anda güvende değiller.” .
Stockholm’ün Hammarby Sjöstad semtinde Kürt restoranı sahibi 60 yaşındaki Cihane Ruzer, İsveç’te kendini güvende hissettiğini ancak 1996 yılında Türkiye’den göç ettiği ülkenin NATO’ya katılım başvurusu sonrasında önemli bir değişim geçirdiğini söylüyor.
Ruzer, “İsveç’e geldim çünkü İsveç’in insan haklarını savunan ülkeler arasında yer aldığını biliyordum. Maalesef İsveç de bu çizgiyi terk ederek siyasi gündemi olan ülkelere yöneldi.” Aşağıdaki gibi konuşun.
İsveç istihbarat teşkilatı SAPO’nun sözcüsü Guardian’a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Güvenlik servisi sürekli olarak İsveç’in güvenliğine yönelik tehditlere karşı koymak ve bunları önlemek için çalışıyor. Bu, İsveç’in NATO üyeliğinden önce de geçerliydi, şimdi de aynı. güvenlik servisinin, “azınlıkları, etnik grupları veya diğer grupları hedef almadığımız” kesin olduğunu söyledi.